Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 1963 yılında Yaşlıların sağlık sorunları konusunda düzenlediği toplantıda Yaşlılıkla ilgili şu sınıflamayı yapmıştır

• 45-59 yaş arası orta yaş,

• 60-74 yaş arası Yaşlılık,

• 75-89 yaş arası ileri Yaşlılık,

• 90 ve üstü ise ihtiyarlık kategorisine alınmıştır.

 DSÖ 1980’lerde yaşlılığı “65 yaşından büyük olup bireyin çevreye uyum sağlayabilme yeteneğini kaybetmesi” olarak tanımlamış ve şu şekilde revizyona gitmiştir.

• 65-74 yaş arası genç Yaşlılık,

• 75-84 yaş arası orta Yaşlılık,

• 85 ve üstü ise ileri Yaşlılık.

 2017 yılında dünya nüfusunun %8,9’unu yaşlı nüfus oluşturmaktaydı. En yüksek Yaşlı nüfus oranına sahip ilk üç ülke sırasıyla %32,2 ile Monako, %27,9 ile Japonya ve %22,1 ile Almanya oldu. Türkiye bu sıralamada 167 ülke arasında 66. sırada yer aldı (1). Dünyada Yaşlı nüfusun 2050 yılında 1.97 milyar olması beklenmektedir. Avrupa bölgesi, toplam nüfusundaki %20’lik Yaşlı oranıyla, dünyanın Yaşlı nüfusu en fazla bölgesi olarak kabul edilir ve gelecek 20 yıl içinde Yaşlı nüfusunun hızla artarak %29’a çıkacağı düşünülmektedir. Ülkemizde de Yaşlı nüfus hızlı bir şekilde artmaktadır. 65 ve daha yukarı yaş olarak ifade edilen Yaşlı nüfus, 2013 yılında 5 milyon 891 bin 694 kişi iken son beş yılda %17 artarak 2017 yılında 6 milyon 895 bin 385 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2013 yılında %7,7 iken, 2017 yılında %8,5’e yükseldi. Yaşlı nüfusun %44’ünü erkek nüfus, %56’sını kadın nüfus oluşturdu. Nüfus projeksiyonlarına göre, yaşlı nüfus oranının 2023 yılında %10,2; 2030 yılında %12,9; 2040 yılında %16,3; 2060 yılında %22,6 ve 2080 yılında %25,6 olacağı öngörülmektedir.

Yaşlanma konusu gelişmiş ülkelerin sorunu olduğu kadar gelişmekte olan ülkeler için de bir sorun olup önemle üzerinde durulmalıdır. Araştırma sonuçlarına göre ülkemiz yeni bir demografik yapıya geçmektedir. Çocuk ve genç nüfusun zaman içerisinde azalması ve Yaşlı nüfusun toplam nüfus içerisindeki payının artması öngörülmektedir . Gelişmiş ülkelerde nüfusun yaşlanmasının sosyoekonomik yapıya olan etkileri üzerine değerlendirmeler yapılmakta ve Yaşlı nüfusun sosyal hayatlarından ayrılmadan yaşamlarını devam ettirmelerini sağlayacak çalışmalar öne geçmektedir. Ülkemiz için demografik değişimlerin yansımaları iyi değerlendirilmeli, bu konunun ülkemiz için bir soruna dönüşmeden çözümlenmesi gerekmektedir . Ülkemizde de Yaşlı nüfus sayısının hem sayısal hem oransal olarak artması Yaşlı nüfusun genel nüfusa oranı açısından bakıldığında uluslararası sınıflandırmalar kapsamında Yaşlı toplumlar sınıfına girmiştir. Yaşlı nüfus artışının devam edeceği öngörülüp bu durum yaşlılara sunulacak hizmetlere önem verme gerekliliğini göstermektedir.