Ruh sağlığına ilişkin hastalıklar, bireylerin yaşamını
derinden etkileyen ve mutlaka önemsenerek tedavi edilmesi gereken sağlık
sorunlarıdır. Gerek ülkemizde gerekse dünya genelinde değişen yaşam koşulları
ile birlikte görülme sıklığı artan psikolojik hastalıkların birçoğu aynı
zamanda tedavi edilmediğinde ilerleyici özelliğe sahiptir. Bilişsel-davranışçı
tedavi ve ilaç tedavisi olmak üzere iki temel tedavi alanı olan psikiyatrik
hastalıklarda tedavi planı belirlenirken hastalığın türü, hastanın sosyal ve
fizyolojik durumu, yaşam tarzı gibi pek çok faktör bir arada değerlendirilir. Psikiyatrik hastalıklarımızın bakımevimizde kendilerini güvende hissedip, rahat ifade edebilecekleri kurumumuzda, hastalıklara
yönelik, alanında uzman doktor ve hemşire kadrosuyla bilim, etik ve saygı
çerçevesinde etkin hizmet verilmektedir.
En yaygın karşılaşılan psikolojik hastalıklar arasında şunlar yer alır:
ŞİZOFRENİ
Şizofreni, hastaların gerçek ile gerçek dışı olan
olguları birbirinden ayırt edememesine yol açan, sağlıklı düşünce akışı, duygu
kontrolü ve normal davranışa engel olan ciddi bir beyin hastalığıdır. Çoğu
zaman yavaş yavaş gelişim gösterir. Erken teşhis ve tedavi çok
önemlidir, ciddi komplikasyonlar gelişmeden hastalığın kontrol altına
alınmasını sağlar. Hastalık genel olarak çarpık düşünceler, halüsinasyonlar, korku
ve paranoyalardan oluşur. Medyanın, televizyon dizilerinin ve filmlerin
işlediği hikayeler toplumda şizofreni hastalarını saldırgan ve tehlikeli ve
benzeri şekilde tanıtsa da aslında durum böyle değildir. Şizofreni hastalarında
bölünmüş veya çoklu kişilik durumu yoktur, hastaların büyük bir kısmında şiddet
eğilimi söz konusu değildir ve bu hastalar tedavi ile desteklendikleri takdirde
toplum içerisinde, arkadaşları ile aileleriyle veya tek başlarına yaşamlarını
devam ettirebilir.
Şizofreni hastalığı alevlenme ve yatışma dönemleri şeklinde
seyreden bir hastalık olup diğer birçok psikiyatrik hastalığa oranla hastaların
mesleki ve sosyal yaşamlarına ilişkin çok daha fazla olumsuzluk yaratır.
Hastalığın alevlenme dönemlerinde gerçek ve gerçek dışı ögelerin birbirinden
ayırt edilememesi durumu belirgin şekilde söz konusudur. Bu duruma psikoz adı
verilmektedir ve şizofreni en şiddetli psikotik hastalıklardan bir tanesidir.
Belirtilerin şiddeti kişiden kişiye ve hastalığın şiddetine göre değişkenlik
gösterir. Tedavi ilaçlarının kullanılmaması, alkol veya madde kullanımı, ağır
stres gibi faktörler hastalığın şiddetini artıran faktörlerdir.
DEPRESYON
Yaygın psikolojik hastalıkların başında gelen depresyon; bireylerin
duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını olumsuz etkileyen yaygın ve ciddi
bir hastalıktır. Bunun yanında depresyonun yaygın olduğu kadar tedavi
edilebilirliği de oldukça yüksektir. Depresyon, üzüntü duyulan olaylara veya
zevk alınan etkinliklere karşı hissiyatsız kalma durumu olarak da tanımlanır.
Çeşitli duygusal ve fiziksel sorunlara yol açma olasılığı yüksektir, ayrıca
bireylerin işte veya evde çalışma yeteneklerini azaltabilir. En yaygın
belirtileri üzgün hissetmek veya depresif bir ruh haline sahip olmak, olaylara
karşı duygusuz kalmak, uyku sorunları, enerji kaybı veya halsizlik hissi hatta
ilerleyen safhalarda intihar düşüncesidir. Depresyon tanısının konulabilmesi
için bu belirtilerin aralıksız olarak en az iki hafta devam etmesi gerekir.
Depresyon tedavisinde ilaçlar ve psikoterapi birlikte uygulanır ve tedavilerin
başarılı olma ihtimali yüksektir.
OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK
İnsanların bir aktiviteyi tekrar tekrar yapma ihtiyacı
duyduğu, istenmeyen düşünceler, fikirler ve duyumlara (takıntılara) sahip
oldukları anksiyete bozukluğuna obsesif
kompulsif bozukluk denir. El yıkama, işleri kontrol etme ve temizlik
gibi günlük basit işler bile bir kişinin sosyal hayatını olumsuz yönde etkiler,
hatta insanların bu davranışları yaparken mutsuz hissetmelerine neden
olur. OKB'si olan birçok insan, takıntılarının doğru olmadığını bilir veya
şüphelenir; bir kısım OKB'li insan ise bu şüphelerin doğruluğuna inanır. Ancak
bu takıntıların doğru olmadığını bilseler bile OKB'li insanlar odaklarını
saplantılardan uzak tutmak veya zorlayıcı eylemleri durdurmak konusunda
zorlanır. Hastalığın tedavisi için bilişsel ve davranışsal tedaviler ile ilaç
tedavileri bir arada uygulanır. Hastalar, OKB'li olduklarını
kabullenerek ve bununla baş etmeyi öğrenerek tedavilerin daha iyi seyretmesini
sağlayabilir.
SOSYAL FOBİ
Sosyal
fobi, bireylerin günlük yaşamında diğer insanlar ile olan etkileşimini
içine alan olaylarda kendini gösteren bir tür kaygı bozukluğudur. Rahatsızlığın
başlıca kaynağı, bireylerin sosyal çevresindeki insanlar tarafından küçük
görülme ve olumsuz karşılanacaklarını hissetmeleridir. Bu hastalığın bir diğer
adı sosyal anksiyete bozukluğudur ve dünya toplumlarında oldukça yaygın
olarak görülür. Sosyal fobi, bireylerin insanlarla olan ilişkilerini olumsuz
olarak etkiler ve bireysel ilişkiler kurmalarında güçlükler çekmelerine neden
olur. Genel olarak çocukluk veya ergenlik döneminde ortaya çıkar. En yaygın
duygusal belirtileri korku, aşırı terleme, taşikardi, sinirlilik ve
anksiyetedir. Tanısı sosyal fobi testleri ile kolayca konulabilir. Hastalığın
tedavisi için ise psikoterapi ve çeşitli ilaçlar birlikte önerilir.
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
İnsan hayatını tehlikeye atan, güvenliğini tehdit eden
korkunç ve tehlikeli durumlar travma olarak tanımlanır. Ağır trafik kazaları,
doğal afetler, ölümcül hastalıklar, savaşlar travmatik olaylar olarak
örneklendirilebilir. Travma sonrası stres bozukluğu ise böyle travmatik
durumlardan sonra bireylerde meydana gelebilecek olan ruhsal bir hastalıktır.
Kadınlar travmatik olaylara daha fazla maruz kaldıklarından kadınlarda çok
daha sık travma sonrası stres bozukluğu görülür. Sürekli olarak travmatik olayın
yeniden yaşanabileceği hissi ve tehdit altında bulunma hissi en yaygın
belirtileridir. Travma sonrası stres bozukluğunun tedavisi çoğunlukla
psikoterapi ile başarılı bir şekilde yapılır. Psikoterapi devam ederken
hastalara çeşitli antidepresan ilaçlar da verilir. Psikoterapi ile birlikte
uygulanan ilaç tedavisinin başarı oranı oldukça yüksektir.
PANİK BOZUKLUĞU
Nedensiz yere aniden ortaya çıkan dehşet, korku, panik ve
telaş hisleri ile nöbet şeklinde yoğun bir sıkıntıya neden olan psikiyatrik
hastalıktır. Ülkemizde ve dünyada oldukça yaygın görülen panik atak, değişken
aralıklarla tekrarlayarak günlük yaşamı önemli ölçüde olumsuz etkiler. Ataklar
genellikle yarım saatten kısa olmakla birlikte bazı kişilerde 1 saate kadar
uzayabilir. Atakların sıklığı, süresi ve şiddeti kişiden kişiye farklılık
gösterir. Terleme, çarpıntı, göğüs ağrısı, nefes darlığı, ölüm korkusu gibi
belirtiler içeren panik bozukluğun tedavisinde ilaç tedavisi ile bilişsel
davranışçı tedavilerden herhangi biri veya iki tedavinin kombinasyonu tercih
edilebilir.
BİPOLAR BOZUKLUK
İki uçlu duygudurum bozukluğu olarak da bilinen bipolar bozukluk,
bireyin kendisini çok iyi hissettiği bir zaman diliminden sonra bir anda
olumsuz düşüncelere kapılma ve içine kapanma şeklinde bir ruh haline bürünmesi
ile karakterizedir. Bir diğer tanımla hastalık, bireyin ruh halinin iki farklı
uç nokta arasında gidip gelmesidir. Hastalığın doğru şekilde teşhis
edilebilmesi için psikiyatr tarafından hasta titizlikle değerlendirilmelidir.
Bipolar bozukluk tablosu en üst seviyede iken hastada hiperaktif, heyecanlı ve
mutlu bir ruh hali söz konusudur. Diğer uç olan depresyon evresinde ise hasta
kendini dış dünyadan uzaklaştırır ve kendi içine kapanır. Bu evrede intihar
eğilimi ve normal dışı davranış eğilimleri görülebilir. Tedavide antipsikotik
ve antidepresan ilaçlardan yararlanılır.
ERİŞKİN DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
Genellikle çocukluk döneminde başlayan ve yaşam boyu
etkileri görülen erişkin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu;
odaklanma güçlüğü, unutkanlık, işleri aksatma, organizasyon yapmakta güçlük
çekme, verilen görevi devam ettirmekte zorlanma gibi belli başlı sorunları
içerir. Hastalar çoğunlukla zihinlerinde gelişen olayları takip etmekte
zorlandıklarını, herhangi bir konuya odaklanamadıklarını belirtir. Başarısızlık
ile birlikte öfke kontrolünde zorlanan hastalar iş yaşamlarında zorluk
çekebilir. Tedavide çeşitli ilaç uygulamaları ile bilişsel davranışçı tedavi
yaklaşımı bir arada rol oynar.
YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU
Günlük yaşamın içerisinde doğal olarak yer alan hafif ve baş
edilebilir düzeydeki kaygının yerini sürekli olarak devam eden, aşırı düzeyde
ve duruma uygun olmayan türde endişe ve karamsarlığa bırakması yaygın anksiyete
bozukluğunun en temel belirtisidir. Stres ve üzüntü veren olayların olduğu
dönemlerde şiddetlenen yaygın anksiyete bozukluğu genellikle çocukluk döneminde
veya genç yetişkinlikte başlar. Tedavi edilebilir bir hastalıktır ve tedavide
ilaç tedavisi ile bilişsel terapiler yer alır.
MADDE VE NİKOTİN BAĞIMLILIĞI
Doğal veya kimyasal çeşitli uyuşturucu maddeler ile nikotin,
bireylerde düzenli kullanım ile birlikte bağımlılık yapar. Bağımlılık temel
olarak uyuşturucu madde veya nikotinin kullanımının geciktirilmesi sonucunda
yoksunluk belirtilerinin gözlenmesi, buna sinirlilik, titreme, baş ağrısı,
normal dışı hareketler gibi fiziksel belirtilerin de eklenmesi halidir.
Fizyolojik boyutunun yanı sıra aynı zamanda bir tür psikolojik hastalık olan
bağımlılıkların bırakılmasında ilaç tedavileri ve psikolojik terapiler yer
alır.